Başkan Gençay: “STK'larla İş Birliğine Devam Edeceğiz”

Deniz Patlıcanları Konulu Toplantı Didim'de Gerçekleştirildi (Video Haber) Didim Belediyesi Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleşen toplantı, Didim Turizm Derneği, Didim Kent Konseyi, Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği gibi STK’ların katılımlarıyla yapıldı   Başkan Gençay: “Sevinci Hep Birlikte Paylaşıyoruz” Toplantı Açılış konuşmasın yapan Başkan Gençay “Bu tarz konu toplantıları sık sık yapmayı planlıyoruz. Bugün de göreve geldiğimden beri üçüncü toplantı yapacağız. Sizlere bugün aslında çok güzel müjdeli haberler vereceğiz, bu konuyla ilgili olarak Akçed çok büyük başarılara imza attı. Açmış oldukları çevreyle alakalı davalarda, başarıyla sonuçlanan konularla ilgili  bilgi vermek istiyoruz. Bu sevinci hep birlikte paylaşmak istedik, o nedenle sizleri Buraya davet ettik. Katıldığınız için hepinize teşekkür ederiz." Dedi Akçed Başkanı Göktan: “Deniz Patlıcanları Ekolojik Dengenin Koruyucusudur” Akçed Başkanı Meral Göktan Konuşmasında “Öncelikle hoş geldiniz tekrardan ilginize teşekkür ederiz. Bu basın açıklaması Çok çok önemli bir konu, biliyorsunuz bölgemizde deniz patlıcanları avcılığı uzun bir süre devam etti, deniz patlıcanları denizlerimizi süpüren tüm kirlilikleri doğal bir yöntemle temizleyen, böylece denizlerin ekolojik dengesini koruyan bir üründür. Bu nedenle bizler akçed olarak 2015 yılında bu avcılığa izin veren ve yayınladığı tebliğlerle tepkiler çeken, bu katliama yön veren tarım orman bakanlığına dava açtık. Talebimiz söz konusu tebliğlerin iptaliydi. Hepimiz biliyoruz ki Didim turizm açısından hızla yükselen değerli bir bölgedir. Turizm sezonunda kıyılarımızdan yararlanmak için bölgemize Yerli ve yabancı turistler gelmektedir. Ancak deniz patlıcanı avcılığına izin verenler, denizlerimizi, kıyılarımızı ve sözünü ettiğimiz bu değerleri yok saymışlardır. Oysa bölge halkının ekonomik geçim kaynağı yaz sezonunda denizlerden yararlanmak için yöreye gelen turistlere bağlıdır. Deniz patlıcanları en az 12 m derinliğinde. Bakın bunu böyle tarihten de söylemek istiyorum, deniz patlıcanları en az 12 m derinlikte dalma yöntemiyle elle toplanılması gerekirken mevcutta, Büyük tırmıklarla deniz dibi taranarak kıyılara çok yakın yerlerde toplanmıştır. Bu konuda maalesef herhangi bir kontrol de yapılmamaktadır. Ayrıca avcılık yapma ruhsatına sahip olan kişi sayısı belirliyken, bu sayıda çok daha fazla kişi korsan yöntemlerle avcılık yapmaktadır, açmış olduğumuz dava sürecinde tarım ve orman bakanlığı savunmalarında deniz kirliliğinin sanayi ve evsel atıklardan oluştuğunu ileri sürmüştü. Sözünü ettiğimiz bölge içinde sanayi tesisi hemen hemen yoktur. Evsel atıkların kirliliği temizleyecek olan temel öğe ise deniz patlıcanlarıyken, bu canlıların avlanmasına izin veren yine bu bakanlığımızdır, şunu hatırlatmak isterim. Tarım ve orman bakanlığı, su ürünleri genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında balıkçılık ve su ürünleri kaynaklarını koruma, üretim ve yetiştiricilik alanlarını belirlemek, bu alanlara zarar verilmesini önleyici tedbirler almak. Kontrol ve denetimler yapmak iken yaşadığımız bu işte maalesef böyle olmamıştı. Bakanlık avlanma sürecinin 1 Kasım 31 Mayıs iken 1 Kasım 15 Nisan olarak değiştirip sadece 15 gün kısaltmıştır. Kota koymakla, dalgıç sayısını azaltarak günlük gaz sayısını ve miktarını sınırlamakla yetinmiştir. Oysa bütün bunlar avlanmanın şeklini değiştirmiş ancak ortadan kaldırmamıştır. İsterdik ki bakanlık, deniz patlıcan avcılığını, insanların Denizi, kullanım alanlarının dışındaki bölgelere taşısın ve böylelikle de hak sağlığını ve tüm bölgelerin ekonomik yükselişine omuz versin. Burada bir parantez açarak şunu söylemek istiyorum, biliyorsunuz milli parklar dahilinde. Deniz patlıcanı avcılığı yasaktır. Demek ki bakanlık bunu yapabiliyor. Devam ediyorum, sonuç olarak tarım ve orman bakanlığımızın koruması gereken denizlerimizi biz akçed olarak savunduk ve sizlere sunduğumuz mahkeme kararında da açıkça görüldüğü üzere deniz patlıcanı avcılığını belirli bir bölgede de olsa. Yasaklanmasına neden oldu. Bu arada altını çizmek istediğimiz ironik bir Gerçek daha söz konusu mahkeme kararında söz edilen yasaklama kesinleşmiştir. Tuhaf ve şaşırtıcı olan şey ise bu karar karşısında bakanlığın sadece kendilerine vekalet ücreti verilmediğine itiraz etmiş olmalarıdır. Yani karar kesin ama sadece biz vekalet ücretini ödemeyelim. “Mahkeme Kararıyla Bölgesel Yasaklama Getirildi”   Hem davayı kazandık hem de masraflarını biz karşılayalım gibi eee biz akçed olarak 2 kez dava açtık. Bakanlık hemen arkasında iptalini talep ettiğimiz tebliğleri yürürlükten kaldırdı, bunu yine tekrarlayabilir, ancak şu an son mahkeme kararı ile sınırları belirtilen bir alanda genel geçerli bir yasak kondu. Bu alan Muğla ilinde Marmaris, Bodrum, aydın'inde, Kuşadası dilim ve Akbük ile sınırlıdır ama yeniden yani 2028 yılı sonrasını kapsayacak bir tebliğ yayınlayabilirler. Bu riske karşı eski emsal kararları da ileri sürerek yeniden direnişe geçmemiz gerekebilir. Bu direniş, kitle hareketleri ve hukuk yolu ile olabilir. Akçette Buna fazı şimdiden hazırdır. Biliyorsunuz marmara'daki müsilajı hepiniz herhalde izlemişsinizdir, haberlerden nasıl felaket olduğunu hepimiz görüyoruz, işte bizim denizlerimizde de yani Ege'de de bu sorun olmasın diye savaşımız biliyorsunuz, deniz dibinde ki bitkiler deniz dibinde oksijen üretiyorlar ve bu da denizler için çok önemli bir durum. Teşekkür ediyorum.”dedi Başkan Gençay: “STK'larla İş Birliğine Devam Edeceğiz” Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay ise “ Bu konuyu getirdiniz. Bizimle paylaştınız. Ben de Bu konuyu belediyemiz meclis salonunda bütün arkadaşları davet ederek sunalım istedim. Buradaki bütün arkadaşlarımız da bu konuda duyarlı. Zaten sizin yapmış olduğunuz hukuki mücadele bundan sonraki yapılacak olan bu tarz konularda. Eminim burada bulunan tüm dernekler ve stk'lar da destek vereceklerdir. Biz de teşekkür ediyoruz. “dedi Hüraydın Gazetesi Bülent ESER