BİR YANDA YIKIM BİR YANDA GEÇİM
Büyük felaketin üzerinden 70 gün geçti. Depremin en çok vurduğu şehir Hatay'da enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Acil yıkım kararı
çıkan ve ağır hasarlı olarak tespit edilen binalar da birer birer yıkılıyor. Şehrimiz her gün, her dakika çirkin kamyonlarla taşınıp boş alanlara enkaz olarak dökülüyor. Gerek yıkım sırasında gerekse enkaz taşıma sırasında her yer toza dumana boğuluyor. Günler geçip enkazlar
kaldırdıkça merkez ilçe Antakya'da büyük boşluklar oluşmaya başladı. İnsanların adres ve yönlerini şaşırdıkları boşluklardan bahsediyorum.
Şehrin bu görüntüsü tüyler ürpertici vaziyette, 60 yaşlarında bir amcanın bana adres sorduğunu söylesem sanırım durumun vehameti anlaşılır.
Bahsettiğim tüm bu elverişsiz koşullara rağmen bir yandan hayat, olanca hızıyla devam ediyor. Hatay için hayatın normale döndüğü ve bir daha da döneceği kesinlikle söylenemez ama hayat bir şekilde devam ediyor. Hatay'ı terk etmeyenler çadırlarda ve konteyner kentlerde yaşamlarını
sürdürmeye çalışıyor. Depremde yıkılmayan iş yerleri yavaş yavaş hizmete giriyor. Hatay'lı esnaflar onca telaşenin ve tozun dumanın içinde
dükkanlarını açmaya başladı. Hatay'da ilk olarak dönerciler ve kebapçılar konteyner ve derme çatma büfelerde hizmete başlamıştı. Günler geçtikçe çarşı esnafı da dükkanları temizleyip düzenledikten sonra satışlara başladı. Giyimden hırdavata, kuyumcudan manava kadar birçok
dükkan açıldı.
Hatay'da bir yanda depremin yıkımı varken bir yanda da geçim derdi var. Küle dönen bir evin karşısında bir iş yeri devam etmeye çalışıyor.
Bir yanda hasarlı binalar yıkılırken bir yanda da çocuklar kıyıda köşede oynaşıyor. İnsanların eski neşesinin, eski enerjisinin yok olduğu yüzlerinden anlaşılıyor ama yaşamı devam ettirmek adına herkes yine bir şeyleri kovalıyor. Hatay’lı esnaf düştüğü yerden kalkmaya, kaldığı yerden devam etmeye çalışıyor. Bu çabaları gördükçe; “Hatay benim şahsi meselemdir” diyerek hasta haliyle ömrünün son zamanlarını Hatay’ın anavatana katılması için harcayan Mustafa Kemal Atatürk’ün bir diğer tarihi sözü aklıma geliyor.
“Umutsuz durumlar yoktur.
Umutsuz insanlar vardır.
Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.“