DÜNYAMIZIN KURTARICISI; GERİ DÖNÜŞÜM
Artan insan nüfusuna bağlı olarak artan tüketim oranları ekosistemimizin doğal dengesine ve doğal döngüsüne zarar veriyor. Düşünün ki iklimlerin bile dengesini bozduk, aşırı ve kararsız hava olayları bunun en büyük göstergesi. Dünyanın yer altı ve yer üstü kaynaklarını tüketme noktasına geldiğimiz için bugün tüm büyük devletler, uluslararası şirketler alternatif enerji kaynaklarına ve geri dönüşüme yöneldi. Aşırı tüketimin yanı sıra neredeyse tüketmeden, kullanmadan attığımız şeyler de oluyor. Dünya genelinde büyük bir israf söz konusu, kullandığımız ürünün hemen yenisini almak hevesindeyiz veya tamir ederek tekrar kullanılabilecek olan ürünlerimizi de hemen atıyoruz. Suyu mesela acımadan hovardaca kullanıyoruz. İsrafın boyutunu tanımlayan şöyle bir söz okuduğumu hatırlıyorum, "dünya üzerinde yedi milyar insan yaşıyor, günlük ortalama on dört milyar yemek çöp oluyor."
Geri dönümüşün birçok amacı var, artık kullanım ömrü tamamlanmış ürünleri tekrar kullanılabilir hale getirmek ve ham madde elde etmektir. elbette geri dönüşümün en öncelikli amaçlarından bir tanesi doğal kaynakları ve tabiatın doğal döngüsünü koruyabilmektir. Yenilenebilir enerji ve geri dönüşüm ile hem karbon emisyonlarını azaltmak hem de çevreye zararsız bir tüketim sağlamak hedefleniyor. Geri dönüşümün ekonomiye katkıları da elbette büyük bir artı. Günümüzün en büyük sorunlarından bir tanesi de çevre kirliliği, bu tamamen insan eli ile yapılan bir eylemdir. Hava kirliliği, toprak kirliliği, su kirliliği, görüntü kirliliği, bizim yaşam standartlarımızı berlileyen faktörlerdir. Kirli bir çevrede yaşayan insan sağlıklı, huzurlu ve üretken de olamaz. Atıklarımızın oluşturduğu çöp dağlarının saldığı zararlı gazlar ve partiküller toprağa ve havaya zarar veriyor. Çöplerden yayılan kötü kokular bizim soluduğumuz havaya karışıyor ve kendi ürettiğimiz atıklarımızdan direkt olarak etkileniyoruz. Aynı etkilenme durumu toprağa sızan çöp sıvıları için de geçerli, toprağa sızan çöp sıvıları bir şekilde yeraltı sularına karışıyor. Çevre kirliliği direkt olarak insan sağlığını tehdit eden bir faktördür, bu yüzden yaşadığımız çevreyi temiz tutmaya, atık bırakmamaya büyük özen göstermeliyiz.
Yenilenebilir enerji üretimi konusunda en şanslı ülkelerden birisi Türkiye. Ülkemiz güneş ve rüzgar enerjisi kullanımı açısından oldukça elverişli bir konuma sahip. Ülkemizin birçok şehrinde rüzgar türbinleriyle elektrik enerjisi elde ediliyor. Bir diğer yenilenebilir enerji güneş panelleri ile eletrik üretimi gerçekleştiriliyor. Hali hazırda iklim krizi yaşıyorken, çevremizi korumak, karbon ayak izimizi küçültmek, evsel atıklarımızı azaltmak, eşyalarımızın, araç gereçlerimizin kullanım süresini uzatmak elzem bir hal alıyor. Bugün pek çok firma, kurum ve kuruluş çalışmalarında geri dönüşüme büyük önem veriyor. Geri dönüşümün sonuçlarıyla elde edeceğimiz kazançlar göz önüne alındığı takdirde geri dönüşüm için "dünyamızın kurtarıcısı" diyebiliriz. Tabii ki geri dönüşümün ilk adamı, atık üretmemeye çalışmak, bozulan, kırılan ürünlerimizi tamir edip kullanım ömrünü uzatmaktır.
Çevre kirliliğinin boyutlarına değinmek gerekirse buna denizlerden örnek verebiliriz. Yapılan araştırmalarda deniz canlılarında mikroplastikler tespit ediliyor. Çevreye verdiğimiz zarar yer üstünü çoktan geçti deniz altına bile ulaştı. Bu sağlığımız ve geleceğimiz için şiddetli bir tehlike. Balık tüketiminde mikroplastikleri de yemiş oluyoruz. Greenpaece'in konuyla ilgili raporlarına göre her iki balıktan birinde mikroplastik tespit ediliyor. Bu çevre kirliliğinin biz insanları direkt olarak etkilediği unutulmamalıdır.